Parti Programı 01 Mart 2022, 13:31
OCAK PARTİSİ PROGRAMI
I- GİRİŞ
Ocak Partisi olarak çıktığımız bu yolda amacımız; TAM BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE yaratmak, bu amaçla milletimizin geçmişten günümüze kadar süre gelen tarihinin ve köklerinin temsili olan ve aileden başlayan değerlerin bütününü günümüzde sürdürebilmek ve bunları koruyabilmek, varlığımızı ülkemizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’e borçlu olduğumuzu ve ecdadlarımızın da Osmanlı Devletinden doğduğunu bilerek vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumak, ülkemizde ve dünyada gelişen teknoloji ile birlikte insanımızın huzur, güven ve refahını sağlayacak, gençlerimizin geleceklerine güvenle bakacakları bir şekilde birlik ve beraberliğin devamına öncülük etmek ‘’EBEDİ YURDUMUN ÜSTÜNDE TÜTEN EN SON OCAK’’ anlayışını temel ilke ve hedef benimsemek, böylece TÜRKİYE ‘nin sorunlarına çözüm yaratacak kararlı, uzlaştırıcı, hakkaniyetli bir parti olmak şeklinde takdirlerinize sunarız.
II- TEMEL İLKELERİMİZ VE AMAÇLARIMIZ
MİLLETİMİZİN YERYÜZÜNDEKİ BİNLERCE YILA AŞKIN GELEN MEDENİYETİNİ AYNI RUH VE MÂNÂDA ELE ALACAĞIZ.
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN FİKRİYLE HAK VE ADALETİ ÜSTÜN TUTACAĞIZ.
TEMİZ TOPLUM VE AHLAKLI NEFERLER İÇİN MANEVİYATIMIZI ÇAĞIN MODERN YAPISIYLA BULUŞTURACAK, DAHA BİLGE, DAHA DONANIMLI GENÇLİK VE ŞUURLU BİR TOPLUM OLUŞMASINI SAĞLAYACAĞIZ.
TOPLUMUN HER KESİMİNİ KUCAKLAYIP, AYRIMCILIKLARI BİR TARAFA ATACAĞIZ.
DEVLETİMİZİN KURUCUSU MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ÇOÇUKLARIMIZA VE GENÇLERİMİZE HAKKIYLA TANITIP, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ KAVRAMALARINI SAĞLAYACAK VE BU BİLİNÇLE ATA’YI OLMASI GEREKEN SAYGIYLA ANACAK VE ANLATACAĞIZ.
SULTAN ABDULHAMİD HAN’IN TÜRKİYE’NİN OLUŞMASINDAKİ KATKILARINI İLKE EDİNEREK; HANLIK, HAKANLIK, PADİŞAHLIK SİSTEMİNDEN SONRA CUMHURİYETLE TAÇLANDIRILMIŞ SİSTEMİMİZİN YANİ BAŞKANLIK SİSTEMİNİN, EN İYİ ŞEKİLDE OTURMASINI SAĞLAYACAĞIZ.
ATATÜRK’ÜN İLKE VE İNKILAPLARINA SÖZDE DEĞİL, ÖZDE SAHİP ÇIKACAĞIZ.
TARİHİMİZLE BARIŞIK OLACAK, OSMANLICA GİBİ TARİHİMİZİN DERİNLİKLERİNDEN SÜZÜLEREK GELEN ECDADIN HER TÜRLÜ EMANETİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ.
GÜÇLÜ OLANIN HAKLI SAYILDIĞI DEĞİL, HAKLI OLANIN GÜÇLÜ OLDUĞU BİR DÜNYANIN KURULMASI TEMEL İDEAMIZ OLACAKTIR.
HER TÜRLÜ ZULMÜN, ŞİDDETİN VE HAKSIZLIĞIN KARŞISINDA DURACAĞIZ.
DOĞRUNUN HÂKİM OLMASI İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞACAĞIZ.
TÜM İNSANLIK ADINA ADALET, REFAH, HUZUR, BARIŞ, İNSAN HAKLARI, İZZET VE ONUR MÜDAFİSİ OLACAĞIZ.
MİLLETİMİZE KARŞI DAİMA DÜRÜST, GÜVENİLİR VE ŞEFFAF OLACAĞIZ.
ÜLKEMİZİN VE MİLLETİMİZİN MENFAATLERİNİ HER ŞEYİN ÜSTÜNDE TUTACAĞIZ.
MİLLİ İRADEYE SAYGIYI, MİLLETİN TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİNE SAYGI İLE EŞ DEĞER TUTARAK VE BUNU ÖLÜMÜNE HİSSEDEREK, MİLLET İRADESİNİN ÜZERİNDE HİÇBİR BEŞERİ GÜCÜ ASLA KABUL ETMEDEN VARLIK GÖSTERECEĞİZ.
BÜTÜN İNSANLARA DİN, DİL, IRK VE MEZHEP AYRIMI GÖZETMEDEN ADİL DAVRANACAĞIZ.
BÜTÜN İBADETHANELERİN; CAMİ, CEMEVİ, KİLİSE VE SİNAGOGLARIN DEVLETİN GARANTÖRLÜĞÜNDE OLMASINI VE TÜM GİDERLERİNİN DEVLET TARAFINDAN KARŞILANMASINI SAĞLAYACAĞIZ. EŞİTLİK İLKESİ BUDUR, BU OLMALIDIR.
KENDİ TARİHİYLE BARIŞIK, FULBRİGHT ANTLAŞMASINDAN KURTULMUŞ BİR EĞİTİM ANLAYIŞI GETİREREK OSMANLICANIN GENÇLERE OKUTULMASI, TARİHE IŞIK TUTACAK EĞİTİM ODAKLI BİR SİSTEM OLUŞTURULMASI SAĞLANACAKTIR.
ELEŞTİREREK KAVGA EDEN DEĞİL, ÇÖZÜM ODAKLI VE UZLAŞMA HEDEFLİ, YAPICI BİR SİYASET İZLEYECEĞİZ.
ÜLKEMİZİ, HER BAKIMDAN ÜSTÜN VE SAYGI DUYULAN BİR KONUMA ULAŞTIRMAK TEMEL HEDEFİMİZ OLACAKTIR.
HUKUKU ÜSTÜN TUTAN BİR ÜLKENİN VAZGEÇİLMEZ UNSURU OLAN KUVVETLER AYRIMI İLKESİ BENİMSENECEKTİR.
VATANDAŞLARIMIZIN SOSYAL VE EKONOMİK SIKINTILARINDAN KURTARILMASI VE YARINLARA GÜVENLE, UMUTLA BAKABİLMESİ İÇİN GEREKLİ TÜM ÇALIŞTAYLAR ÜRETEN TÜRKİYE İLE VAR EDİLECEKTİR.
FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE, FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BASIN YAYIN ORGANLARININ HİZMET BİNALARI ÖNÜNE SİYAH ÇELENKLER BIRAKARAK DİRENİŞİ BAŞLATAN VE MÜCADELENİN MEŞALE ATEŞİNİ 15 TEMMUZDAN ÖNCE YAKAN, 15 TEMMUZ GECESİ MİLLİ İRADE UĞRUNA AK PARTİ GENEL MERKEZİ ÖNÜNDE ÖLÜMÜNE MÜCADELE EDEN OSMANLI OCAKLARI TEŞKİLATLARININ MİSYON VE VİZYON DAVASINI İLKE EDİNECEĞİZ.
III-OCAK PARTİMİZİN KURULMA AMAÇLARINDAN BİRİ DE MİLLETİMİZİN KÖKLERİNİN OSMANLI DEVLETİNE DAYANMASI VE PARTİMİZİN KURULUŞUNDA BUGÜN BİLİNEN OSMANLI OCAKLARI DERNEĞİNİN ANLAYIŞININ ÖNCÜLÜĞÜNÜN BULUNMASIDIR.
MİSYON VE VİZYONUMUZ ŞU ŞEKİLDEDİR:
‘’Adalet, hoşgörü, barış ve kardeşlik duygusu taşıyan nizam-ı aleme Osmanlı torunlarına selam ola...
Bu kutlu görevin bilinci ve hassasiyeti içerisindeyiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, hakir görmeden, din, dil, ırk ayrımı yapmadan, nerede Allah’ın yarattığı bir can varsa o canla beraber, varlık haklarını, kendi kültürünü, kendi yaşayış şeklinin özünü benimseyip, severek aşk ile izleyerek, onun da yaratılmışlar bahçesindeki güzelliğini görerek kıymetini bilip, varlık sebebini hissedip, yaratılanı sevmek, yaratandan ötürü...
Yaratanı bilmek, yarda kaybolmak, aşka düşmek, aşkta kaybolmak, bir edep ve bir ahlak üzere yaşamak, ihlas ile kültür ile ve hayâ ile kuşanmak, yaşamak-yaşatmak amaçlı kurulmuş Osmanlı Ocakları’nda hizmet etmenin onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Yeryüzü Osmanlı varlığından koptuğu andan itibaren insanlar zulüm görmekte, birbirlerini öldürmekte, aç, susuz sefalet içerisinde yaşamaktadırlar.
Ülkemizde ve dünyada gözle görülen, elle tutulan bir Osmanlı ruhu boşluğu vardır.
Onu taklit eden büyük devletlerin, adalet ve hoşgörü konusunda, sınıfta kaldığını görüyoruz. Osmanlıyı taklit edebilecek bir gücün, adil düzen ve hoşgörü ilkelerini benimsemesi gerekir.
“Önce ülkemizde Osmanlı ruhu hakkıyla var olmalı, daha sonra kardeşlik adına, birlik ve beraberlik ruhu içerisinde, kavgasız, silahsız, savaşsız yaşayabilmek adına, insanların rahat bir hayat sürebilmesi, sosyal ekonomik ferahlık adına, zalime dur, mazluma hizmet adına tüm dünyaya yayılmalıdır” misyonu ile parti liderimiz Kadir Canpolat’ın öncülüğünde Osmanlı Ocakları Derneği 2005 tarihinde kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri gibi ilelebet payidar olacaktır. Devletimizin yasaları ve kanunları içerisinde insanlarımızın temel hak ve hürriyetleri gözetilmelidir. Bununla beraber ''Osmanlı Ruhu” göz ardı edilmemelidir. Biz Osmanlı medeniyetini yaşamak ve bu acılara son vermek adına, hüzünlere sevinç, umutsuzluklara umut ekleyeceğiz. Türklere Kürtleri, Kürtlere Türkleri benimsetip ülkeye sulhu aşılayacağız. İnanç ayrımı gözetmeksizin dini İSLAM olanların yaşadıkları Alevi Sünni kavgalarını bitirmek adına elimizden gelen katkıyı sunup bu anlamda çeşitli konferanslar, çalıştaylar organize edecek; meselenin özünde, Sünnilikte veya Alevilikle değil İslam’da buluşacağız.
Solcu ve sağcı kardeşlerimizi tıpkı Türk ve Kürt kökenli kardeşlerimiz gibi ayrımcılık yapmadan PARTİMİZ çatısı altında, Osmanlı ruhuyla ve hoşgörüyle buluşturacağız. Ülkemizde yaşayan tüm halkların sorunlarını çözecek projeler üretecek, kamuya yararlı nitelikteki tüm projelere destek olacağız. Söylediğimiz gibi, biz biriz ve beraberiz. Beraber yürüyeceğiz bu dikenli yollarda...
Milletin iradesine karşı gelen tüm bölücü terör örgütleri dışında, kapımızı herkese AÇACAĞIZ.
Bilindiği üzere Dünyamızda ve ülkemiz sınırlarında son zamanlarda siyaset; kan, gözyaşı ve zulüm üzerine kurulu bir düzen ile devam ediyor. Son Osmanlı varlığından sonra Osmanlı toprakları kan ağlıyor. Doğu Türkistan’da yaşanan feryatları işitiyor, Mısır’da zalimliği görüyor, Filistin’de bitmeyen bir katliamı göz göre göre seyrediyor. Gözü yaşlı çocuklar açlıkla boğuşurken bir de annesiz, babasız kalıyor. Osmanlıdaki gibi insanlar birbirlerini korumak kollamak sahip çıkmak yerine şimdi yaşanan bu insanlık dramına seyirci kalınılıyor. Demek ki Osmanlı ruhunun ilk önce kendi öz yurdunda, doğduğu yerde var olup, barış ve refah ortamını sağladıktan sonra tüm Osmanlı topraklarında yeniden dirilerek yayılması gerekiyor. Osmanlının hoşgörüsüyle tüm ırk ve inançlar, eşit şartlar altında gözden geçirilerek yenilen haklarının iadesi gerekiyor. Bizim için Karabağ Sorunu da bir, Kıbrıs Sorunu da bir olması gerekiyor. Dünyaya vurulan en büyük Osmanlı mührünün yeniden ruhunu şerh etmesi gerekiyor. Daha sonra toplum içerisinde her bireyin, kalbi kırılmışların, mağdur edilmişlerin, kimsesizlerin, garibanların, siyasi ve kültürel görüşlerinden dolayı itilmişlerin, sağcı solcu demeden kalplerinin kazanılması gerekiyor. Yenilen hakların iadesi ve yapılan bu zulümlerin önüne geçilmesi gerekiyor.
Ecdadımızdan bizlere miras kalan eserlerin korunması ve onarımı konusunda hassas olmamız gerekiyor. Farklı etnik grupların kendi kültürleriyle alakalı hususları onlara kazandırması, hangi haksızlıklara uğradılar ise onların tespit edilerek giderilmesi gerekiyor. Ata Koruma Kanunu’nda eşitlik felsefesi ele alındığında, Ata’mız hangi kanunla koruma altında ise, Fatih Sultan Mehmet Han, Yavuz Sultan Selim Han, Osman Bey gibi Cumhurbaşkanlığı makamında oturan her kim varsa hakları ve saygınlığının Ata koruma kanununda yer alması gerekiyor.
Bu milletin kültürüyle özdeşleşmiş Osmanlı ruhuyla alay edilircesine yapılan dizilerin ve filmlerin insanımızın kültür haklarını korumak adına gözden geçirilmesi gerekiyor.
Osmanlı’ca seçmeli derslerin, Osmanlı’daki temel aile düzeni gibi Osmanlı yaşantısını ele alan konuların AİLELERİN DE BİLGİLENDİRİLMESİ ile ders müfredatına girmesi gerekiyor.
İnsanların rahatça fikirlerini söyleyebileceği bir düzen, haklarını gerçek mânâda arayabileceği bir Anayasa, ülkemizi bu tıkanmış sistemden kurtaracak Osmanlı sistemi yani Tam Başkanlık sistemine geçmemiz gerekiyor.
Geçmişimizden gelen milli ve manevi değerlerimize sahip çıkarak Nizamülmülk ve Akşemsettin gibi zat-ı muhteremlerin ilim yuvası medreseler, camiler, cemevleri kurulması gerekiyor.
Devletimizin kontrolü altında Mevlana, Hacı Bektaş ve Yunus gibi engin, açık görüşlü, birleştirici düşünce adamlarının yetiştirilmesi gerekiyor.
Yaşlı, genç, kadın, erkek gözetmeden Osmanlı medeniyetinin her alana ve her yaşa hitap ettiğinin anlatılması gerekiyor.
Osmanlı Devleti ile ilgili, aslı ve astarı olmayan yalan yanlış belgelere ve tarihçilere dayandırılan bilgilerin düzeltilmesi gerekiyor.
Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i yıllar boyunca önce Selçuklu sonra Osmanlı şimdi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak kaderde ve kederde, sevinçte ve tasada tarih boyu aynı çizgide yaşamış olup PARTİMİZİN çatısı altında toplanıp, bu birliğin devamı ve genişletilmesi gerekiyor.
Tarih boyu hep böyle gerçek değerler üzerine müteveccih yaşayan bir millet; ahlak, edep, hoşgörü ve ihlasla aradığını bulmuştur. Hoşgörü ve izzetle büyüme imkânı bulmuş, bunlarla edebiyat mülahazasını keşfedebilmiş, bunlarla dünya ve uhva muhaveresini kurabilmiş ve bu çerçevede kan dökmeden sorunların üstesinden gelebilmiştir. Bizler de atalarımızın izinde, Osmanlı bilinci, fikir ve yapısı ile günümüzü de ele alarak, gerçek kemâle ermek için onlar gibi edep ve hoşgörü ile bu kutlu ruhu yaşamalı, yaşatmalı ve yüceltmeliyiz.
Bu mânâda partimizi büyüterek kutsal değerlerimizi gençliğe yeniden kazandırmamız gerekiyor.
Biz parti olarak hiç kimseden emir ve talimat almadık, almayacağız.Bu yolda bizim referansımız şüphesiz Osmanlı medeniyetidir.
Bizim çiçeğimiz, hiçbir partinin bahçesinde yetişen bir çiçek değildir.
Siyaset üstü bir medeniyet çiçeğidir.
Dünyaya mührünü vurmuş, büyük bir bahçede yetişmiş hoşgörü çiçeğidir.
İhlas çiçeğidir.
Adalet çiçeğidir
Sanat çiçeğidir.
Barış çiçeğidir.
Edebiyat çiçeğidir.
Özgürlük çiçeğidir.
Hukuk çiçeğidir.
Ahlâk ve kültür çiçeğidir…
BU ANLAYIŞLA BUGÜNE KADAR VARLIĞIMIZI OSMANLI DEVLETİNİN KÖKLERİNDEN GETİRDİĞİMİZİ, DEVAMINDA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ İLE DEVAM ETTİĞİNİ, PARTİMİZ DE BU DEVAMLILIĞI demokrasi ve özgürlükçü düşünceye sahip, toplumu birleştiren, insan haklarını ve insana sevgiyi TEK YÜREKTE toplamaya çalışan BİR LİDERE borçludur. Geçmiş zamanlarda Osmanlı adını kullanan bir dernek veya kurum olamamıştı, ta ki Osmanlı Ocakları Derneği kuruluna kadar...Birisi var ki onun reformları sayesinde olgunlaşan sivil toplum kurumları, varlıklarını, kültür haklarını yaşayıp ve yaşatmayı ona borçludur. Bu lider yapay ve paralel bir lider değildir. Bu lider halkın bizzati oylarıyla seçilmiş, istenmiş ve milletinin şuuruyla yönetime gelmiş ve milletine hizmetkâr olmuş bir liderdir. Bu liderli ki milletine karşı, gaflete ve delalete düşmeden, çeyrek asır boyunca milletine hizmet eden, zoru görünce direnen, halkına asla ihanet etmeden hizmete eden. Gecesini, gündüzüne katan, milleti ve devleti için kefen giymiş bir liderdir. Birileri bırakıp gitse de, onu yalnız bıraksa da, son damla kanımıza kadar PARTİMİZİN onu bırakıp kaçmayacağını ve onunla birlikte mücadele edeceği neferler topluluğu içerisinde olacağı bilinmelidir.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında dirayetli duruşu ve liderlik vasfıyla milletimize örnek olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin seçilmiş birinci başkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğini ve Türkiye davasını benimseyip sonuna kadar desteklemiş ve bugünden sonra da destekleyemeye OCAK PARTİSİ devam edecektir.
IV- TEMEL HEDEF VE AMAÇLAR
Partimizin ana hedefi, milletimizin hiçbir ferdi arasında ayrımcı tutum sergilemeden; milli, manevi alanlarda kalkınmayı temin edecek huzurlu ve mesut bir yaşam sağlamaktır. Bununla birlikte, ülkemizin öncülüğünde tüm insanlığın kurtuluşu için ilmi, iktisadi, siyasi, ahlaki ve kültürel alanlarda gerekli adımları atmaktır.
Anayasamızın 10. ve 14. maddelerinde ifadesini bulan insanın manevi varlığının gelişmesi ve yine Anayasamızın 11, 19, 22, 26 ve 29. maddelerinde vurgulanan hak, adalet, ahlak ve fazilete dayalı sosyal düzenin vazgeçilmezliğini esas alan, ahlak ve maneviyatı üstün tutan görüşü temel alacağız.
Eğitim sistemimizi bilimsel bilgiler kadar ahlâk, maneviyat ve fazileti de ön planda tutacak şekilde kurgulayacağız.
Yalan tarihi değil, gerçek tarihi ele alacak geçmişimizi yabancıların kaynaklarından değil, kendi gerçek tarihimizden öğreneceğiz.
Üniversite öğrencilerinin kendi illerinde öğrenimlerini yapmaları için her türlü fedakârlığı yapacağız.
Çanakkale ruhunu her daim yaşayacak ve yaşatacağız.
Partimizin maddi kalkınma bakımından ana hedefi; ülkemizi uluslararası alanda en güçlü, müreffeh ve gelişmiş bir seviyeye çıkartarak, 'Yeniden Büyük Türkiye' idealine ulaşmaktır.
Maddi kalkınmamızı sağlamak için; anayasamızda belirtildiği gibi, istisnasız her vatandaşımız için insanlık onuruna yaraşır bir yaşam kalitesinin hayata geçirilmesini sağlayacak, bireysel ve sosyal refahı temin edeceğiz. Bu amaçla partimiz;
Meşru kazanç ve ticari faaliyetlerin teşvik edilmesi,
Milli, güçlü, süratli ve yaygın kalkınmanın gerçekleştirilmesi,
Sanayi ve yüksek teknoloji alanında ilerlemenin sağlanması,
Belirtilen bu adımlar neticesinde manevi ve maddi kalkınmanın sağlanması için çalışacak; bunun sonucu olarak “Yaşanabilir bir Türkiye” ve “Yeniden Büyük Türkiye” hedeflerine ulaşılacaktır.
Ülkemizin öncülüğünde, bin senelik geçmişimizden kaynaklanan tarihi misyonumuz doğrultusunda, bizimle aynı inancı ve idealleri paylaşan kardeş Türk ve Müslüman ülkelerle birlikte gerekli hamleleri yaparak sadece milletimizin ve diğer Müslüman milletlerin değil, tüm insanlığın içinde bulunduğu maddi ve manevi sıkıntıların ortadan kaldırılması; kuvvetin değil, hakkın üstün tutulduğu “Yeni Bir Dünya” kurulması temel hedefimizdir.
V-TEMEL KAVRAMLAR
Devlet: Siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik alanlarda adaletin teminatı, tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin kefili, tüm vatandaşlara temel hizmetlerin eksiksiz bir şekilde ulaştırılmasının sorumlusudur.
Devlet ayrıcalıklı bir azınlığın emir ve isteklerini yerine getiren, çıkarlarını gözeten bir kurum değildir. Ayrım gözetmeden herkese hizmet eden, mağdurları koruyan ve haklı olanları güçlü kılan bir hizmet kuruluşudur.
Devlet yönetiminde temel ölçülerimiz; ahlak ve fazilet, ehliyet ve liyakat, tecrübe, teknik ve bilimsel bilgi, feraset ve dirayettir.
Yasama organı tarafından temel değerlerimize ve milli bünyemize uygun kanunlar çıkarılmalı, mevzuat bu kanunlara uyumlu hale getirilmeli ve kanun karmaşasına son verilmelidir.
Yürütme, ülkemizin menfaatlerini ön planda tutan, vatandaşlara karşı sorumlu, adil, şeffaf ve denetlenebilir icra makamıdır. Kuvvetler ayrımı ilkesi çerçevesinde yasama organı ile uyum içerisinde çalışır.
Yargı organları, hukukun üstünlüğüne dayalı, adaletin tam manasıyla tecellisini sağlayan bağımsız ve tarafsız kurumlardır.
Siyasi Haklar: Mevcut siyasi haklara ilave olarak "millet vetosu" ve "halk teşebbüsü” müesseseleri hayata geçirilerek halkın yasama ve yürütme faaliyetlerine doğrudan katılımı sağlanacaktır.
Temel Hak ve Hürriyetler: Partimizin hak anlayışına göre hak dört sebepten doğar;
- Yaşamın korunması (yaşama, insanlık onurunun korunması, bireysel özgürlük, cinsel ayrımcılık yapılmaması), aklın korunması (ruhsal ve manevi varlığının korunması ve sürdürülmesi), malın korunması (maddi varlığın korunması, mülk edinme), neslin korunması ve inancın korunmasını (inanma, inandığı gibi yaşama, düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğü, inancı ve düşüncesi doğrultusunda örgütlenme) kapsayan doğuştan gelen haklar,
2) Emek karşılığı doğan haklar(işçinin korunması, refahı, çalışanların özlük hakları)
3) Adalet gereği doğan haklar (hakim teminatı, mahkeme bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı)
4) Karşılıklı rıza ile yapılan sözleşmelerden doğan haklar.
Partimiz bu belirtilen hak sebepleri dışında kuvvetin, imtiyazın ve menfaatin hak sebebi sayılmasına kesin olarak karşıdır.
Partimiz; inanç, düşünce ve ifade hürriyetinin şiddete teşvik, iftira ve hakaret unsuru içermediği müddetçe ihlal edilmesine ve sınırlanmasına kesin olarak karşıdır. Temel prensibimiz fikre fikirle karşılık verilmesi, düşünce ve inançların hiçbir sebeple baskı altına alınmasına meydan verilmemesidir.
Basın ve Yayın Hürriyeti: Milli, manevi ve ahlaki değerlere saygılı olmak ve şiddete teşvik içermemek ve bir başkasının özel alanını ihlal etmeden zarar vermemek şartıyla basın hürdür.
Ailenin ve Neslin korunması: Sosyal ve ahlaki düzenimizin teminatı ve toplumun temeli olan aile yapısının ve neslin korunması ve devamlılığı için gerekli bütün tedbirler alınmalı, aile huzurunu ve saadetini olumsuz etkileyecek dış etkenler ortadan kaldırılmalı, kanunlar tarafından ebeveynlere sağlanan çocuklarına ahlaki ve dini eğitim yaptırma hakkının en etkili şekilde kullanılmasına yardımcı olunmalıdır. Özellikle kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti önleyici önlemler almak, hatta kız çocukların erkek çocukları gibi ötekileştirilmeden toplumun her kesiminde eğitim alması sağlanması, küçük kız ve erkek çocukların cinsel istismarının önüne geçilmesi için toplumda kamu spotu oluşturulması, küçük yaşta evlendirilmenin caydırıcı cezalar ile cezalandırılması konusunda gerekli önlemlerin alınmasının aile temelinin korunması yönünden zorunlu olduğu bilinciyle çalışmalar yapılması partimizin temel hedefleri arasındadır.
Kamu Hizmetleri: Devletin tüm hizmetlerinde şeffaflık, sürat, ekonomiklik , kalite ve disiplin sağlanmalı; rüşvet, iltimas, israf, çifte standart gibi problemlerle en etkili şekilde mücadele edilmelidir.
Sosyal Devlet: Devlet her vatandaşın insanlık onuruna yakışır bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi için eğitim ve sağlık hizmetleri de dahil temel ihtiyaçlarını ücretsiz karşılar.
Toplumsal Adalet: Devlet ekonomik alanda istismara yönelik her türlü teşebbüsü önlemeli, meşru kazanç ve çalışma adımlarını en üst seviyede teşvik etmeli, refahın, milli gelirin adil bir şekilde paylaşılması için gerekli tüm tedbirleri almalıdır.
Milliyetçilik: Şehitlerimizin ve gazilerimizin bizlere emaneti olan ülkemizde, şanlı tarihimizden gelen ortak tarihi, sosyal ve manevi değerlere sahip milletimizin manevi değerlerine ve inancına bağlı, birleştirici ve barıştırıcı bir milliyetçilik anlayışına sahibiz.
VI-ADALET VE HUKUK ANLAYIŞIMIZ
Toplumsal barış ve huzur, milli birlik ve beraberlik için olmazsa olmaz temel bir değer olan adaletin noksansız bir şekilde her alanda tecelli etmesini sağlamak üzere gereken her türlü tedbiri almak temel amaçlarımızdandır.
Adaletin tecellisini sağlayacak mahkemelerimizin işlevlerini süratli, doğru ve bağımsız bir şekilde ifa etmeleri için gerekli her türlü imkânla teçhiz edilmeleri sağlanacaktır.
Siyasetin ve iktidarın yargı süreçlerine müdahalesi asla kabul edilmeyeceği gibi yargının da siyaseti etki altına alması kabul edilemez.
Herkes, dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Yapılacak tüm kanuni düzenlemeler ve alınacak tedbirler adil olacaktır. Aksaklığa sebep olan istisnalar yeniden değerlendirilecektir.
Temel hak ve hürriyetler, Anayasa’da yoruma meydan vermeyecek şekilde sınırlamaları ile birlikte tek tek sayılacaktır.
Herkes, masumiyet karinesine sahip olduğundan tutuklama kararları ceza infazı gibi uygulanmayacaktır.
İddianamelerin hazırlanma süreleri ile ilgili düzenlemeler yapılacak, tutuklu işlerde süreler kesin olacaktır.
En büyük insanlık suçlarından bir tanesi olan maddi ve manevi her türlü işkence ve cinsel-psikolojik-fiziksel tecavüz önlenecektir.
Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip ve yalnızca kendi işlediği suçtan sorumlu olduğundan suç işleyen, yakalanan, tutuklanan kişilerin yakınlarının kişi hürriyetinin ve güvenliğinin sağlanması için tüm tedbirler alınacak, destekler sağlanacaktır.
“Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti” ile ilgili tüm kıstas ve kısıtlamalar “Basın Hürriyeti” maddelerindeki gibi Anayasa hükmü haline getirilip kişilerin hürriyetlerinin kıstas ve kısıtlamalarını en iyi şekilde öğrenmeleri sağlanacaktır.
Anayasanın 125. Maddesinde belirtilen; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine yargı yolu açıktır" hükmünün devamında yer alan kamu vicdanını yaralayan kısıtlamalar yeniden gözden geçirilecektir.
Özellikle ceza davalarında halk tarafından seçilmiş jüri sisteminin uygulanmasını gerekli görüyoruz. Hukuk davalarında mevcut olan “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm” yolları geliştirilmeli ve uygulanabilirliği arttırılmalıdır. Böylece uyuşmazlıklara taraf olan kişilerin hukuki meselelerinin daha hızlı bir şekilde ve barışçıl yollarla çözüme ulaşması yöntemleriyle toplumun manevi huzura kavuşması sağlanacaktır.
Adalet Akademisinde staj yapan hakim ve savcı adaylarının adalet üzere hükmeden, anlayışlı, dürüst, itimat edilen, vakarlı, metanet sahibi olarak yetişmelerini sağlayıcı eğitimler mesleki eğitimlerle birlikte verilecektir. Kanunda sayılan staja son verme maddesi saklı kalmak kaydı ile bu staj döneminden sonra yapılacak yazılı sınavda da başarılı olanlar hakimlik ve savcılık mesleğine atanacaktır.
Adalet mensuplarının bilgi ve yeterliliklerinin sürekli olarak geliştirilmesi için bilimsel ve meslek içi eğitime yönelik çalışmalar yapmalarını temin edecek yöntemler geliştirilecektir.
Hakimlik mesleğinin müstesna konumuna yaraşır bir şekilde, hakimlerin sahip oldukları statünün ve hakların her türlü maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap verecek konuma getirilmesine gayret edilecektir.
Savcıların idari görevleri hafifletilerek, Adalet Bakanlığı tarafından gerekli birimler oluşturulacaktır.
Savcılara bağlı adli kolluk müessesinin kuruluşu hızlandırılacak, güvenlik birimlerindeki çift başlılık ve iş yoğunluğu giderilecektir.
Adalet mekanizmasının önemli unsurlarından olan avukatlık mesleğinin güvenilirliğinin arttırılması için gerekli önlemler alınacaktır.
Avukatlar üzerinde vesayetçi bir yapı olan Barolar, meslek sorunlarını çözen kurumlar haline dönüştürülecektir. Alternatif baro seçeneklerinin de bu bağlamda düşünülebileceğine inanıyoruz.
Kurumsal nitelik kazandırılamayan, görev, yetki ve sorumlulukları diğer kamu kurum ve kuruluşları ile çakışan 'Kamu Baş Denetçiliği' kurumu kaldırılacaktır.
Ceza İnfaz Kurumlarımızda kapasitelerinin çok üstünde tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Bu kurumlarımız asgari insani yaşam koşullarını sağlamaktan uzaktır. Bu koşullar iyileştirilecek ve Ceza İnfaz Kurumları, suç ve suçlu sayısını arttıran yapısından çıkarılıp, insan haklarına titizlikle riayet eden ve hükümlüleri topluma kazandıran kurumlar haline getirilecektir.
Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş dönümünde bir genel af ile her suçluya bir kez olmak üzere affedilecek, vergi borçları silinecek, sicil affı sağlanacaktır. Bununla birlikte terör ve cinsel suçlara karşı idam cezası uygulanacaktır.
Mahkemeler
“Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce sağlanır” hükmünün sözde kalmaması sağlanacaktır.
Mahkemelerin kuruluşundaki hassasiyetlere dikkat edilecek, kurulan mahkemelere atanan hakimlerin değişikliği genel kurallara bağlanacak, hakimlik teminatının zedelenmesinin önüne geçilecektir.
Mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır. Aynı zamanda adalet mekanizmasının işleyişi hızlandırılacaktır.
Uzlaştırıcılık ve Arabuluculuk sistemi geliştirilecek ve daha yaygın hale getirilecektir. Arabuluculuk imtihanı kaldırılacak, on sene fiili avukatlık ve beş sene fiili hakimlik veya savcılık yapanlara arabuluculuk belgesi verilecektir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu
Hakimler ve Savcılar Kurulunun üye sayısı ve seçim usulleri yeniden gözden geçirilerek kurul görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bağımsızdır ilkesi ile ilgili spekülasyonları önleyici yeni yasal düzenlemeler yapılacaktır.
“Hakimlik ve Savcılık mesleğinden çıkarılmayı gerektiren suçlarda disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir” hükmü yalnız Hakimler Savcılar Kurulu üyelerinin kararı ile değil, bu kurula Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hukuk Fakültesi Akademisyenleri, Avukatlar arasından seçilecek üyelerin de katılımı ile gerçekleşecek daha geniş bir kurul tarafından verilecek karar ile hükme bağlanacaktır. Bu konunun usul ve esasları düzenlenecektir.
Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesinin adil ve tarafsız bir şekilde işleyişinin güçlendirilmesi için üye seçimi ve oluşumu gözden geçirilecektir.
Siyasi partilerle ilgili veya siyasi parti üyesi olmaktan dolayı açılan bütün davaların Anayasa Mahkemesi tarafından görülmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Yargıtay ve Danıştay
Yargıtay ve Danıştay’a İçtihat Mahkemesi sıfatı kazandırmak için gerekli çalışmalar yapılacaktır. Bu bağlamda İstinaf adı verilen Bölge Mahkemelerinin de yapısı yeniden gözden geçirilecektir.
“İçtihat mahkemesi yapılacak adı altında” Yargıtay ve Danıştay üye sayılarında azaltma, üyeliklere son verme, üye sayısını arttırma gibi sayısız yasal düzenleme yapılması, adalete ve ismi geçen kurumlara zarar vermiştir. Bu sebeple, Yargıtay ve Danıştay üye sayıları ile ilgili tüm veriler incelenerek üye sayıları değiştirilemeyecek şekilde bir düzenlemeye tabi tutulacaktır.
Yargıtay, Danıştay, Bölge Mahkemeleri ve Mahalli Mahkemelerin tahmini karar süresini ilgililere bildirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılarak, kararların makul sürede çıkarılması sağlanacaktır.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Bölge Mahkemeleri ve Mahalli Mahkemelerin iş yükünü hafifletmek için her türlü tedbir alınacaktır.
Siyasi Partiler ve Seçim
Kuralları tam konmamış, kuvvetler ayrılığını gözetmeyen sistemlerin pek çok mahsurlu sonuçları olduğu Dünya’daki birçok örneği ile gözler önündedir. Bu bakımdan, kuvvetler ayrılığı ilkesini en titiz şekilde gözeten, TBMM’nin işlevinin korunduğu, başkanın da denetlenebilmesi için gerekli düzenlemelerin hayata geçirildiği bir "Başkanlık Sisteminin” tesis edilmesi öncelikli hedeflerimizden olacaktır.
Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Farklı fikirlere sahip partilerin TBMM’de temsil edilmesini demokrasinin gereği olarak görmekteyiz. Bu sebeple seçim barajının yüzde beş seviyesine düşürülmesi makul gözükmektedir.
VII-MİLLİ EĞİTİM POLİTİKAMIZ
Türk eğitim sistemimizi oluşturan ve Atatürk’ün Türk Milliyetçiliği fikir sistemini yok etmeyi amaçladığını düşündüğümüz FULBRİGHT ANTLAŞMASINI İptal edeceğiz.
İlim ve irfan alanında ilerleme, bilimsel ve teknik güce erişmenin en önemli unsurlarındandır.
İlim ve irfanı esas alan medeniyetimiz özellikle bilimin manevi ve ahlaki değerler sistemi ile bütünleştiğinde insanlığa faydalı olacağı gerçeğini ortaya koymuştur. Eğitim politikamız bu çok önemli gerçeği temel alacaktır.
Çocuklarımıza ve gençlerimize büyük hedefler göstermeyen ve gerçek hayatta bir karşılığı olmayan mevcut eğitim sistemimiz ile 'Yeniden Büyük Türkiye' ve 'Yeni bir Dünya' hedeflerine ulaşmamız mümkün değildir. Eğitim sistemimizde esaslı bir dönüşüm gerçekleştirilmeden yapılacak birtakım yüzeysel değişiklikler ile de sonuç alınması mümkün değildir. Bu nedenle BİLİMSEL-AKILCI-TEKNOLOJİK İMKANLARI KULLANAN; DÜŞÜNME ve MUHAKAME bazlı eğitim-öğretim sürecini kapsayan tüm faktörleri içeren yeni bir eğitim-öğretim sistemini hayata geçireceğiz.
Bu gerçekler ışığında, öğrenmenin ve ilim tahsil etmenin en önemli insani ve manevi sorumluluk olduğunun bilincinde olarak; ırk, cinsiyet ve bölgesel ayrım gözetmeksizin en geniş eğitim ve öğretim seferberliğinin gerçekleştirilmesini temel vazife olarak görüyoruz.
Kendi değerler sistemimize dayanan eğitim modeline göre oluşturulacak yeni eğitim sistemimiz yeni nesillerimizin kendilerine ve bütün insanlığa faydalı olmasını sağlayacaktır.
Ülkemizin bilgi ve teknoloji çağında geride kalmaması için doğru bir eğitim sistemi ile yenilikçi ve kâşif ruha; akılcı, sorgulama ve analitik kavrama yeteneğine sahip bireyler yetiştirilmesi, ar-ge, innovasyon ve girişimciliğin önündeki tüm engellerin kaldırılması büyük öneme sahiptir.
İnsanımızın, yeni bilgiler üreterek ve keşifler yaparak dünyaya öncülük edecek bireyler olmasını sağlayacak eğitim sisteminden geçmesini temin etmek en temel görevlerimizdendir.
Bu hedef doğrultusunda öğrencilerimiz sadece dersi geçmek, iyi notlar almak, iyi üniversiteleri kazanmak, diploma sahibi olmak ve iyi gelirli işlere girerek kendilerini kurtarmak için ders çalışmayacaklardır. Bütün derslerde ortaya bir eser çıkarmayı, üretmeyi, yenilik getirmeyi, insanlığa faydalı olmayı esas alan bir yaklaşım hakim kılınacak. Böylelikle gençlerimiz ülkemiz ve tüm insanlığın yararına olacak yenilikler yapmak, ürün ve proje geliştirmek ve büyük işler başarmak için derslerine çalışacaklardır.
Mevcut sistem içerisinde her okul döneminde her seviyedeki öğrencileri sınav stresine sokmaktayız. Bilgi ölçmek yerine çoktan seçmeli test çözmeyi öğrenen öğrencilerin bilgi seviyelerinin çok da artmadığı, PISA gibi uluslararası öğrenci değerlendirme programlarında açıkça görülmektedir. PISA 2009 sıralamasında 39. olan ülkemiz, PISA 2012 sıralamasında 42. olmuş ve nihayet PISA 2015 incelemesinde, 72 ülke içinde ancak 54. olabilmiştir. Araştırma yapılan 72 ülke içinde 54. sırada olmak üzerinde çok düşünmemiz ve ivedilikle çözmemiz gereken bir konu olacaktır.
Başarı değerlendirme sistemi not odaklı değil, ürün odaklı olacaktır. Öğrenciler hayatın her alanında yenilikler yapmak, teknoloji üretmek, sanat eserleri ortaya koymak için derslerine çalışacak ve bu amaçlara uygun sınavlara gireceklerdir. Gençlerimiz ezberledikleri bilgi miktarına ve sınavlardan aldıkları notlara göre değil, o dersin bilgilerini kullanarak bir eser üretip üretmediklerine göre değerlendirileceklerdir. Böylece çocuklarımız ve gençlerimiz derslerine sınavdan geçmek için değil, kendilerine ait olan ve gerçek hayatta sorun çözen projeleri ve eserleri üretmek için çalışacaklardır. Yeni eğitim sistemiyle çocuklarımızın ve gençlerimizin büyük hedeflere ulaşmaları için onlara her türlü desteği vereceğiz.
Eğitimde teorik bilgi biriktirme ve ezbercilik yerine, bilgilerin uygulaması ile teorik alt yapının mantığının zihinlere yerleştirilmesi öncelenecektir.
Liseyi, hatta üniversiteyi bitirdikten sonra bile iş bulamayan milyonlarca öğrenci mezun ettiğimiz hepimizin malûmudur. Yeni Eğitim Sistemimizde ülke ve dünya gerçeklerini göz önünde bulundurarak her genç evladımızın geleceğe güvenle bakabileceği bir meslek-zanaat-sanat sahibi olmasını sağlayacağız. Üniversiteden mezun olan tek bir gencimiz dahi işsiz kalmayacak, üniversite diploması 'işsizlik sertifikası' olmaktan kurtarılacaktır.
Türkiye’mizdeki gelir dağılımının eşit olmadığı, bunun da yetişen gençler arasında bir fırsat eşitsizliğine yol açtığı bilinmektedir. Hatta bölgesel eğitim-öğretim farklılıkların da öğrenciler arasında haksız bir rekabete yol açtığı bilinmektedir. Eşit şartlar altında eğitilmeyen öğrencilerin aynı sınavlara tâbi tutulmasının adaletli olmadığını da biliyoruz. Bu adaletsizliğin giderilmesi için gerekli adımlar süratle atılacaktır.
Gelecekte ihtiyaç duyulacak bilim dalları bilimsel veriler ışığında belirlenerek öğrencilerin eğitim öğretim program ve müfredatında gerekli değişiklikler yapılacaktır.
İçinde bulunduğumuz çağda dünya ile iletişimin önemi son derece yüksektir. Bu bakımdan, Arapça, Çince, İngilizce, Rusça başta olmak üzere en az bir yabancı dilin en iyi şekilde öğretilmesi amaçlanacak, ancak diğer derslerin eğitim dili Türkçe olacaktır.
Öğrencilerimiz seçecekleri mesleklere göre, ihtiyaç duyuyorlarsa, seçmeli yabancı dil eğitimi almak isteyebilirler. Öğretmen, polis, ordu mensubu, hemşire, doktor ve benzeri meslek sahiplerinin görev yerlerinde halk ile kolay iletişim kurabilecekleri dilleri öğrenmesi, teşvik edilecek ve gerekli ortam hazırlanacaktır. Bu gayret halk ile iletişimi kolaylaştıracaktır.
Eğitimde en temel prensiplerimizden bir tanesi de anayasamızda devlete bir görev olarak verilmiş olan bireylerin manevi yönünü geliştirme vazifesinin devlet tarafından etkin şekilde yerine getirilmesi suretiyle yeni nesillerimizin ahlak ve fazilet bakımından üst düzeyde yetiştirilmesidir.
Yeni nesillerimizin dini ve ahlaki hasletlerle donanması, helal ve haram bilincine sahip şuurlu bireyler olarak yetişmeleri için gerekli her türlü tedbir alınacak, eğitim politikamızda ‘önce ahlak ve maneviyat’, ‘nefis terbiyesi’ ve ‘hakkı üstün tutma’ prensipleri hakim olacaktır.
Yeni Eğitim-Öğretim sistemimiz, bu gerçekler ve temel prensipler ışığında düzenlenecektir.
Okul Öncesi Eğitim Dönemi
Yarınlarımız olan çocuklarımızın fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişiminin devlet güvencesinde en üst seviyede korunmasına önem verilecektir.
0-5 yaş grubu çocuklarımızın bu dönemde özellikle annesi ile olmak üzere ailesiyle bağlarının güçlendirilmesi amacıyla annelere çocuk bakım maaşı bağlanacaktır. Bu imkâna rağmen çalışma hayatına devam etmek isteyen anneler çocuklarını MEB tarafından denetlenen kreşlere gönderebileceklerdir.
Kreş dönemi çocukların anaokulu eğitimine hazırlandığı, ihtiyaç duyacakları temel bilgilerin oyun olarak basitçe öğretildiği bir dönem olacaktır. Toplumun örf ve adetlerine uygun şekilde ortak değerlerinin öğretildiği bir dönem olacaktır. Bu eğitim dönemi mecburi olmayacak, ancak devlet bu konuda ailelere yardımcı olmak için her türlü tedbiri alacak ve destekleyecektir.
Anaokulu Dönemi
Temel eğitim öncesinde çocuğun gelişimi ve okula hazır hale gelmesi için pedagoglar yönetiminde hazırlanan bir müfredat uygulanacaktır. Bu eğitim dönemi “Anaokulu” hizmeti veren ve müfredatı MEB tarafından denetlenen kurumlarda yapılacaktır.
Anaokullarında görev alacak bütün öğretmenlerin yeni eğitim sistemimiz çerçevesinde yeniden kurulacak olan “Öğretmen Okulu” mezunları arasından çocuklarımızın psikolojik, zihinsel ve ahlaki gelişimine uygun kimseler olması sağlanacaktır.
Çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimizin erken yaşta aşılanması da anaokulu eğitiminin temel amaçlarından olacaktır.
Temel Eğitim Dönemi
Temel eğitim dönemi, uygun geçiş süreciyle süratle değiştirilecek. Müfredat öğrenciyi sorgulayan, araştıran, ve uygulamaya ve yenilik yapmaya yönelten bir eğitim dönemine hazırlayacak ve öğrencinin uygulama becerisinin gelişmesine yardımcı olacak bir hale dönüştürecektir.
Temel eğitim dönemi okullarımızda modern binalar, akıllı tahtalar, tabletler bilgisayarlar gibi faydalı yeniliklerle yetinilmeyecek, eğitimin sistemimizin sadece fiziksel değil, bilimsel kalitesinin de artırılması için gereken önlemler alınacaktır.
Sistemimizde, ilkokul ve ortaokul seviyelerindeki müfredat hızla gelişen dünyanın ihtiyaçları göz önüne alınarak, bilimsel bir yaklaşımla yeniden düzenlenecektir.
Bilimin manevi ve ahlaki değerler sistemi ile bütünleştiğinde insanlığa faydalı olacağı gerçeğinden hareketle temel eğitim dönemi müfredatında öğrencinin ahlak ve maneviyat bakımından gelişmesine özel önem verilecek, ayrıca 'gerçek' bilimler tarihi dersi ile ecdadımızın ve tüm İslam alimlerinin bilime katkıları tam manasıyla ortaya konarak yeni nesillerimizin bilimsel alanda özgüven kazanmaları da sağlanacaktır.
Okulların fiziki yapısı, mümkün olduğu ölçüde sınıflara düşen öğrenci sayısı, eğitim öğretim araç ve gereçleri, laboratuvarlar, kütüphaneler ve spor alanları bakımından eşit hizmet sunabilir hale getirilecektir.
Öğretmenlerimizin gelir seviyesi artırılarak yeni eğitim sistemimizin büyük hedefleri doğrultusunda öğrencilerini başarıyla yetiştirmeleri ve manevi tatmin yaşamaları sağlanacak. Öğretmenlerin maaşları en az AB ülkeleri seviyesine çıkarılacaktır.
Türkiye’nin her yerinde hizmet sunan eğiticilerin mesleki donanımlarının geliştirilmesi için gereken her türlü teşvik uygulanacaktır. Bölgesel farklılıkları ortadan kaldırmak için az gelişmiş bölgelerde görev alacak eğiticilere ek ödemeler yapılacaktır.
Temel eğitim döneminde öğretmen ve öğretim görevlileri öğrenciler tarafından seçilebilecektir. Öğretmen maaşları öğrenci sayısı, seçilen öğrencilerin üst eğitim kurumlarındaki başarısı ve kıdem esasına göre oluşturulan katsayılara göre adalet esasına göre belirlenecektir.
Özellikle ilkokullarda görev alan eğiticiler pedagoji eğitiminden geçmemişlerse bu eksikleri süratle tamamlatılacaktır.
Eğitici ve öğrencilerin yenilenen bilgi teknolojilerini, başta bilgisayar olmak üzere etkili bir şekilde kullanabilmeleri için her türlü destek verilecektir.
Öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz önüne alarak farklı eğitim kurumlarının kuruluşu desteklenecektir. Bu kapsamda ülkemiz için çok önemli bir cevher olan üstün zekâlı öğrenciler zamanında tespit edilerek daha üstün ve farklı müfredatlardan geçirilmesi sağlanacak, bu çocuklarımızın yabancı ülkeler tarafından sahiplenilmesinin önüne geçmek için gerekli tedbirler alınacaktır.
Engelli öğrencilerimizin eğitim öğretim haklarından sonuna kadar faydalanması için gereken her türlü imkân sağlanacaktır.
İmkânı olmayan bütün öğrencilerin devlet bursu ile okutulması ve farklı şehirlerde okuyacaklarsa huzurla kalabilecekleri yurtların temininde de gerekli her türlü özen gösterilecektir.
Sanat ve spor konusunda özel yetenekli öğrencilerin gelişimi için her türlü destek verilecektir.
Lise düzeyindeki eğitim müfredatı temelden değiştirilecektir. Liseye başlayan öğrencilerden, hali hazırdaki sınıflandırmadan daha geniş şekilde çeşitlendirilecek ANA dallardan bir tanesini tercih etmesi istenecek, buna göre yönlendirme yapılacaktır. Bu yönlendirmenin olabilmesi için ortaokul düzeyinden sonra öğrencilerin ana dallardan birine yönlenmeleri için öğrenci, aile, okul yönetimi ve pedagogların tavsiye ve yardımıyla karar verilecektir.
Öğrencilerin üniversite bölüm tercihleri lise döneminde seçtikleri ana dallara bağlı olacaktır. Bu ana dallara göre hangi bölümlere gidebilecekleri Yüksek Öğretim İdaresi tarafından listeler halinde belirlenecektir.
Öğrencilerin üniversiteye girişinde orta öğretim başarılarının payı artırılacak, ayrıca üniversiteye giriş için salt bilgiyi ölçen, öğrencinin bütün geleceğinin 3 saat içerisinde belirlendiği bir tek sınav değil, bir "sınavlar kümesi" uygulanacaktır. Üniversite adayı öğrenci belli derslerin sınavlarına ayrı ayrı girecek, aynı dersin sınavı yıl içerisinde birkaç kez uygulanacağından, öğrencinin ilk girdiği sınavda başarılı olamaması durumunda tekrar deneme şansı bulunacaktır.
Üniversiteye giriş için farklı ders alanlarında ve yıl içerisinde birkaç defa uygulanan bu sınavların uygulamaya yönelik olması veya açık uçlu sorular içermesi de ayrıca değerlendirilecektir.
Lise düzeyinde zanaat okullarını seçerek bu okullardan bir tanesini bitiren öğrenciler ise iki yıllık bir üst meslek okuluna sınavsız gidebilecek, başarı ile bitirmeleri halinde zanaat okullarında profesyonel eğitici olabileceklerdir. Devlet kadrolarında ve özel sektörde tercihli olarak iş bulmaları da sağlanacaktır. Arzu ederlerse konuları ile ilgili üniversite bölümlerine yatay geçiş yapıp ek dersler alarak mühendis diploması da alabileceklerdir.
Zanaat okullarına gereken ehemmiyetin verilmesiyle, mesleki ve teknik eğitim güçlendirilecek ve teşvik edilecek, sanayi ve iş hayatımızın büyük eksikliğini hissettiği ara eleman ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanacak.
Yükseköğretim
Ülkemizde son yıllarda onlarca yeni üniversite açılmıştır. Her şehirde açılmaya çalışılan bu üniversitelerin birçoğunun öğretim üyesi, laboratuvar, araç, gereç bakımından yeterli olmadığı bilinmektedir.
Bazı üniversitelerin de binalarının tamamlandığı, kimlerin tarafından kurulduğu belli olmayan bazı laboratuvarların bile hazır olduğu, ancak bu laboratuvarlar ile ilgili öğretim üyelerinin bulunmadığı bilinmektedir.
Devlet, üniversitelerimiz, YÖK, siyasetçiler, önümüzdeki on yıllar için herhangi bir planlama yapmadığından, siyasal baskılar etkisinde kalarak aynı, benzer bölümler onlarca üniversitede açılmakta, Türkiye’nin ihtiyacından çok fazla eğitilmiş işsiz ordusu oluşturulmaktadır.
Bu gerçekleri göz önünde bulunduran partimiz, gelecek yıllar için, dünyanın da gelişen ihtiyaçlarını göz önüne alarak bir program yapacak ve üniversitelere verilen kaynakların boşa gitmemesi için gerekli önlemleri alacaktır.
Üniversite sayımızın arttırılması kadar üniversite eğitiminin kalitesinin arttırılmasına da gereken önem verilecek, üniversitelerimizin uluslararası alanda yetkinlik kazanması için gerekli adımlar atılacaktır.
Üniversitelerimiz İhtisas üniversiteleri haline dönüştürülecek, yeterli öğrencisi ve öğretim üyesi bulunmayan bölümlerin kapatılması sağlanarak kaynak israfı engellenecektir.
Üniversite eğitiminin salt bilimsel bilgi biriktirme yerine, araştırma, uygulama, keşfetme ve gerçek hayatta sorun çözmeye yönelik bir yapıya kavuşturulması hedeflenecektir.
Üniversitelerde akademik unvan yükseltme ve kadroya atama kıstaslarının çok farklı olması da adaletsizliğe yol açmaktadır. Bu haksızlık, gerekçesi ne olursa olsun, ortadan kaldı